BİR BEN VAR BENDEN İÇERİ ADI NEFES

d919dfdb-9359-4cbb-a4aa-2ea0afebf211“Kendinle tanış, kendinle buluş, kendini hisset…”
Dilime pelesenk olmuş cümlecikler. Yoga yaparken, öğretirken, sessizce yatarken başkalarına söylüyorum; öyle iki sözcükle, Savasana’dan önceki iki dakikada
“Kendinle buluş, kendini hisset, bi bak kendine…”

Zamanında
“Ne demek kendinle tanışmak, ben kendimle zaten tanışıyorum?!” diyen aynı toplumsal ses, şimdi bana
“Ne demek nefesinle tanışmak, zaten nefes alıp veriyoruz?!” diyor.
Bilmemenin, bilmediğini kabul etmememin aczi içinde, geri kalırım, hor görülürüm korkusuyla, burnumuzun dibindekini küçümsüyoruz – ve sık sık uzak ve yabancı olanı yüceltiyoruz.

Burnumuzun dibindeki derken, mecazi değil, gerçekten burnumuzun dibindekinden bahsediyorum: Nefesten.

Yukarıda tüm tırnak içindeki cümleler de, bana, benim içimdeki topluma ait (üzerinize alınmak serbest 🙂 )

İnsan hep kendini zaten tanıdığını sanıyor. En kendini bilmeyenimiz bile, güçlü ve haklı hissediyor; en zayıf olanımızın ise içindeki güçten haberi yok. Yıllardır hareketin ve nefesin içinde bir şey öğrendiysem, o da bu: Kendini bilmek ciddi bir iştir, bitmeyen bir yolculuktur, yaşamın amacı bile olabilir.

Şimdi gelmişim bir odaya, bir grup insanla birlikte, nefesimizi bilmeye uğraşıyoruz. Nefes alıyoruz, nefes veriyoruz: Otururken, kalkarken, hareket ederken, dinlerken ve konuşurken ve düşünürken ve bomboş bir zihinle. Nefes alıyoruz. Nefes veriyoruz.

Sık sık isyan eder, bazen çaresizliğe düşer, ağlardım: Niye bedenim açılmıyor, niye karnım güçlenmiyor, niye sıkışık hissediyorum, niye hep dalgalanıyorum diye. Herkes gibi ben de huzur isterdim, istiyorum. Bu gayenin peşinde çok gezdim, çok insanlar tanıdım, güzel yerlere, garip yerlere, kötü yerlere girip çıktım.

Meğer derdime deva burnumun dibindeymiş.

Gerçek anlamda burnumun dibinde.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir