NEHİRLE AKMAK – II

nehirle-akmak-ders-kucuk

“Hepimiz muazzam bir nehirde yüzüyoruz ve nehir bizi akıntı boyunca taşıyor. Nehirle akmaya mecburuz – başka yolu yok. Akıntıya karşı yüzebilirsin, başka yöne gidiyormuş gibi yapabilirsin. Ama her zaman nehrin aktığı yöne gidiyorsun.” Alan Watts

Madem illa ki yaşamın aktığı yöne gideceğiz, niçin karşı koyuyoruz?

Niçin kontrol edicem diye helak oluyoruz?

Ve niçin farkında bile olmadan, hatta kendimizi pek bir beğenerek, planlar programlar dahilinde yaşıyoruz?

İçimizdeki kontrol manyağının farkında mıyız?

Yoksa bize gayet normal mi geliyor?

“Benim istediğim gibi olacak!” yaklaşımının çaldığı zamanın, enerjinin, moralin farkında mıyız peki? Yaşamın muhteşem kendiliğindenliğini, spontane olanın büyüsünü kaçırdığımızın?

Bir önceki yazımda, ” ‘akışa teslim olma’ haline nasıl, ne yaparak, ne yapmayarak, hangi yöntemle” gelebiliriz diye sorduğumu, yıllarca bu soruya cevap aradığımı yazmıştım.
Bir cevap buldum. Son derece basit bir cevap.

Akışa teslim olmak için G E V Ş E M E K gerekiyor!

Çok bu basit geldi? Eğer öyleyse, hadi hemen gevşeyin

Gevşemek kolay bir şey değil. Her şeyden önce, bir eylemi değil, bir nevi eylemsizliği tarif ediyor. Bu da günümüzün olma, oldurma, yapma, etme, koşma dünyasına *birazcık* ters!

Gevşemek için korkularımız tanımak, güven alanımızı bulmak gerekiyor – destek almadan bunları yapmak kolay değil.

Güzel haber: Nefesimizle geçirdiğiniz bir saat, biz ne olduğunu anlamadan (hatta “ne olucak ki hiç bişey olmadı tabi ki” diye düşünürken) bize destek olur – kendi güven alanımızı tanırız ve teslim olma hissimizi buluruz.

Nefesimizle akmak demek, yaşamın akışına rahatça uyum sağlamak demektir. İki seçenek var: Ya akıntıya karşı kürek çekeriz, ya da akıntıyla birlikte!

Siz hangisini tercih ediyorsunuz?

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir