amor vıncıt omnıa

Bir zamanlar dövme olarak taşımak istediğim bir deyişti: “Amor vincit omnia”. Eski Yunan şairi Vergilius demiş. “Aşk her şeyi fetheder” diye çevirirler bazen ama ben fetih laflarını sevmem, aşk her zaman ve her yerde kazanır, hatta “Aşk her şeyin üstesinden gelir”… Aşk, sevgi, şükür, teşekkür… Nasıl her şeyin üstesinden gelir?

Gençliğimde aşkı bir insanı şiddetle arzulamak sanardım. Ama içimdeki bilge aşkın aslında ne olduğunu biliyormuş demek ki, çünkü aşkta kazandığım falan yoktu, aksine sürekli kaybediyordum: Kendimi, zamanımı, güvenimi, hatta akıl sağlığımı… O, aşık olmakmış. Aşk olma halini ise ancak yogaya, harekete bulaştıktan sonra tattım, bazen yoga sonrası dinlenmelerde, bazen burnumdan ter damlayan bir yoğunlaşmanın ortasında… Ve bir de okyanusla ilk buluşmamda. O okyanusun kıyısında bütün olduk, tam olduk, birdik, dünya ve ben ayrımı yok oldu, biz olduk, aşk olduk. Aşk böyleymiş meğerse, öznesiz, nesnesiz bir bütün olma hali. Bulaşıcı ve geniş bir titreşim, kaynağın ta kendisi. Bizim hammaddemiz, yoğrulduğumuz hamurmuş aşk, geldiğimiz kaynağa verdiğimiz isimmiş. Bu yüzden amor vincit omnia, aşk her zaman ve her yerde kazanır, çünkü her şeyin kaynağında aşk varsa, aşktan başka kim kazanabilir?

Karanlık anımızda kaynağı hatırlamamız dileğimle, 
Aşkla.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir