AKARSULARDA YIKANANLAR #icedonugungunlugu

80659741_625220211560608_82159069355311104_n

Yolum hep değişti.

Tam öğrenmenin özünü kavramış, çalışmadan başarır hale gelmiştim ki – okul bitti.

Tam dili sökmüş, sokak ağzına hakim olmuştum ki – memlekete dönesim geldi.

Tam güzel bir ofise girmiş, iç mimar olma yolunda ilerliyodum ki – iki gözüm de arpacıktan kapandı.

Tam mastırları bitirmiş doktoraya girmiş tam zamanlı akademisyen olacaktım ki – teoriden felsefeden projeden gına geldi.

Zihnin dünyasından çıkış o çıkış, bedenin dünyasına paldır küldür giriş.

Yogayla hayatımı yeniden inşa ettim, sonra dersler verdim.

Tam yoga iyice popülerleşmeye, sınıflar dolup taşmaya başlamıştı ki –
Napıyoruz lan biz kendimize böyle scorpion’lar cennetkuşları falan dedim…
Frene bastım. (Eklemler müteşekkir)

Nefesimle tanışmaya başladım.

Tam dibine kadar nefesçi olacak, bütün eğitimlere katılacak, nefesimle uzaya falan çıkacaktım ki –
hamile kaldım.

Macera mı arıyorsun, dedi hayat. Yenilik mi gelişim mi dönüşüm mü arıyorsun
AL SANA!!! dedi hayat.

Evet evet anladım hayat. Tamam. Bir süre burada kalsak? (Bir süre burada üç kişi kalıcaz sanırım.)

Öğrendim, heybeye ata ata ilerledim, antenleri açtım, bağlantıları kurdum, deneyimleri birleştirerek yürüdüm yaşamda.
Ne oldum demedim – desem bu kadar çok çeşit olabilir miydim?
Ne olucam da demedim – desem en çılgın hayallerimin ötesinde geçebilir miydim?
NEYİM BEN NEYİM diye sordum hep, sonra aaa bir de baktım ki –

BEN yokmuş
mis gibi akışkan renkler
dikkatini neye yöneltirse o olabilen
bir yaşam enerjisi varmış sadece.

Öğrenen, değişen bir parçasıymışım adına EVREN dediğimiz bu safi enerjinin,
her şey olabilirmişim
eğer tek bir “BEN” olmayı seçip oraya kazık çakmazsam.

Şimdi bir süre yeni doğmuş anne olmakla uğraşıcam, sonra da başka başka anneler olurum muhtemelen, biraz kavrayınca anneliği, yanına bir şeyler eklerim:
Sonra bana “sen böyle değildin” demeyin, bakarsın yarın öbür gün şarkıcı olurum, ya da atom bilgini, ya da solucanlara merak salarım, belki de ormanda yaşamakla ya da çocuk gelişimiyle kafayı kırarım, hiç belli olmaz,
bende bu merak, bu maceracılık oldukça, oyun oynarım dünyada,
valla yaşamak böyle güzel, fikir değiştirerek, duyguların öbür yüzlerini farkederek, kendinden başka başka kendi’ler yaratarak –
yalnız şöyle bir maruzatım var –
bu annelik tek bir şeymiş gibi duruyor, bir de vazgeçme opsiyonu pakete dahil değil –
çocuk büyüdükçe anneden başka renkler çıkabilir diye avutuyorum kendimi –
nihayetinde hiç bitmeyecek bir macera bulmuş durumdayım,
kendisi şu anda oramı buramı dürtüklüyor içerden,
demem o ki
ben bir süre bu yeni annebebekaile durumunu yaşamakla meşgul olacağım
çok meşakkatli, dikkat isteyen bir durummuş öyle diyorlar,
yani bir süre ortalarda gözükemeyebilirim,

ama tüm tecrübeleri heybeye atar öncekilerle birleştirir
er geç yeni hikayelerle mavi semalara dönerim.

sağlıcakla.

 

İÇGÜDÜSEL’İN YERİ #icedonugungunlugu

78256000_606933023389327_1789101539483189248_n

Uyuyamıyorum.

Uykuya dalmak hep zor olmuştu ama şimdi koca bir karnım, tekmeleyen bebeğim, ve huzursuz bacaklarım var. Kafamda sorular, listeler, yüreğimde acabalar, endişeler…

Bir sürü teknik öğrenmek, onları uygulamak, neticede değişik şekillerde ve derecelerde farkındalığa gelmek – beni bekleyen sınava kıyasla ne kadar kolay, ne kadar yüzeyselmiş!

Asıl sınav şimdi.

Gerçekten kendimi bırakmayı öğrendim mi?

Bedenimi dinleyip, ona teslim olabiliyor muyum?

Duygularımın ne kadar farkındayım?

Otomatik tepkilerimin?

Kendimi biliyor muyum, öfkeliyken, endişeliyken, uykusuzken, kızgınken biliyor muyum kendimi?

***

Bir tarafım bunları sorgularken başka bir tarafım da diyor ki, “Bu başına geliyor, sen bunu seviyor ve istiyorsun, sorgulamayı bırak, yararı yok, kendinin en iyisini ol, hayata güven ve gevşe”.

En meyilli olduğum ses işte bu son ses.
Zihnim, rasyonellikten, mantıktan, analizden çok uzak bu son sesin topraklarında
duraklamak
konaklamak
gevşemek istiyor.
Zihnin hükmetmediği,
içgüdülerin kadim yollardan nazikçe aktığı bu topraklar benim evim.

Ve bakıyorum da, belki de hamileliğin en büyük hediyelerinden biri bu:
İçgüdüsel’in Yeri’nde uzun bir duraklama.

***

İçgüdüsel’in Yeri.
Hoşgeldiniz.
Galiba zaten buradaydınız ama farketmemiştiniz.
İçgüdüsel bazen samimi gelir
ama hayvansı ve yoğun olabilir.
İçgüdüsel’de menü yoktur
tüm ikramlar anlıktır
tadını çıkarın.
Hesap getiremiyoruz çünkü
kalkıp gitmeniz mümkün değil
hesabı kapatmanız da.
İçgüdüsel’in Yeri
canlılığın mutfağında
yaşamın yasasında
akan kanın ritminde bulunabilir.
Her zaman bir soluklanmaya bekleriz.
Ne de olsa tüm büyük deneyimlerin mekanı biziz.
(Bir soluklanmanın sonunda neler olur
garanti edemeyiz).
Not.
Biz sağ beyin değiliz.
Merkezde olduğumuzun farkedilmesini tercih ederiz.

***

Ne güzelmiş içgüdüselin yeri! Ne güzelmiş aslında beni hiç ilgilendirmeyen, gerçek hayata dokunmayan şeylere kafa yormamak, ne güzelmiş toprağın üstünde bebekli, altında kök salmış bir kadın olmak!

***

Fotoğraflarımı en sevdiğim Orcun Ataibis çekti. Beni de 7/24 çekiyor. Kendisi çok çekici bir insan!