Zihnimdeki Yaramaz Çocukla Yolculuğum: Farkındalık Pratiğime Dair
Her pratiğimin başında ve sonunda, bilinçli olarak çıktığım basamaklı bir içsel yolculuk var. Bu yolculuk, o an içimde canlanan duyguyu veya o gün zihnimi meşgul eden düşünceyi fark etmekle başlıyor. Sonraki adımım ise, bu duygu ve düşüncelerin başka konulara atlamasına izin vermeden – ki bu nokta çok önemli – yalnızca orada, oldukları gibi durduklarını kabul etmekten ibaret.

Nihayetinde, görülen ve kabul edilen o şeyin, tıpkı yaramaz bir çocuk gibi sağa sola sataşmasının önüne geçip, bir sonraki adımıma, yapmam gereken asıl eyleme odaklanabiliyorum.
Neden Bu Adımlardan Geçiyorum?
Gün içinde hepimiz, duygu ve düşünceleri birbirine karıştırmaya eğilimliyiz. Bu karışık kavramları bir dayanak noktası olarak alıp, üzerlerine sonsuz hikayeler inşa ederiz. Zihnin içinde dönüp duran bu hikayeler, kısa vadede bizi rahatlatıyor ya da bir çözüme götürüyormuş gibi görünse de, aslında tehlikeli bir alışkanlık silsilesini de beraberinde başlatır. Zihnimiz bulanır ve artık gerçek ile “sanki” öyleymiş gibi olanı ayırt edemez hale geliriz. Bahsettiğim alışkanlık tam olarak şudur: Gece uykuya dalana kadar durmaksızın düşünen bir zihne, tüm yetkiyi teslim etmiş olmak. İşte bu yüzden durmak, kavramları birbirinden ayırmak ve basit cevaplar vermek, üzerine pratik yapmamız gereken bir beceri haline geliyor.
Basitçe, içinizde ne olduğuna bir bakın. Ve nefes alıp verin.
O şey hâlâ orada mı? Bazen orada olmaya devam edecek, bazen de onun aslında orada olmadığını, sadece bir düşünceden ibaret olduğunu fark edeceksiniz. Eğer orada değilse, bu farkındalık pratiğini daha sık yapabildiğinizi göreceksiniz. İşte bu yüzden her pratiğimde, aynı yollardan tekrar tekrar geçmeyi seviyorum.
Bir gün, pratiklerden birinde, gelip geçici bir duruma şahitlik ettiğim o küçük anın, hayatımdaki diğer olaylara – ilgili olsun ya da olmasın – bir ışık tuttuğunu deneyimledim. Bu deneyimler biriktikçe, kurulan zincir artık dizginlenemeyen bir düşünce akışı değil; aksine, dilediği zaman bırakabilmeyi seçen, zihninin iplerini eline alan, duygularını farkındalıkla ve açıklıkla ortaya koyabilen, rahat ve berrak bir zihnin izdüşümleri oluyor.