ANDA OLMAK II – bedenimde miyim nerdeyim ben?

Çok kalabalık, çok yabancı, çok gürültülü, daracık bir sokakta yürüyorum, yanımdan durmadan geçen arabaların motor sesi, dükkanların ucuz hoparlörlerinden taşan korkunç çıktıslı müzikler, havada nem olmuş yüzde doksan sekiz, ter içindeyim, başım çatlıyor, sokağın ortasında durup rahatsızlıktan ağlamaya başlıyorum,,

Çok hızlı, çok çok çok hızlı giden bir arabanın içindeyim, dehşetli aksiyonlu elektronik müzikler çalıyor, direksiyondaki insan direksiyonda sinir krizi geçiriyor, büzüşüyorum, belim kasılmış, kaskatıyım, kassss…katı,,

Annem bağırıyor, bence annem hep bağırıyor, neyin yanlış olduğunu anlayamıyorum, düzeltmeye çalıştıkça daha çok sakarlık, daha çok bağırtı, kaçamıyorum, yapamıyorum, beceremiyorum, donup kalıyorum,,

Hadi kolaysa gel de bedende ol. KOLAYSA KORKUNUN – RAHATSIZLIĞIN İÇİNDE KAL BAKALIM. Kim kalabilmiş ki sen kalacaksın?

Hayatımın bir kısmı OLMAK İSTEMEDİĞİM YERLERDE BULUNMAKLA geçti, geçiyor. BEDENLE BAĞLANTIYI KOPARAN en büyük etken bu

ve

bununla başa çıkma becerimin zayıf olması.

Yapabileceğim şeyler var.

Bunlardan biri: bedeni hatırlamak, hissetmek ve onurlandırmak
Bir diğeri: gerçekten olmak istediğim yerlerde bulunarak kendime saygı duyabilir, kendimi sevebilir hale gelmek

GERÇEKTEN OLMAK İSTEDİĞİM YERLER DERKEN???

Bilemeyince bedenime bakıyorum. Midem mi bulanıyor yoksa orta yerimde sıcak ve rahat bir his mi var? Ellerim ne yapıyor? Yüzümdeki gerginliğin farkında mıyım? İç bacaklar? Yoksa ayaklarım mı büzülmüş sıkıcı ayakkabıların içinde?

Kaç Zeynep kurtar kendini.

Zeynep asıl gitmek istediği yeri boşverdi, yol üstü serin bir kafeye girdi, kötü bir kahve söyledi, gözyaşlarını sildi.
Zeynep arabadan inemedi, zira otobandaydılar, ama o arabaya bir daha hiç binmedi.
Zeynep paniklemeyi bırakıp annesine baktı ve annesi onu anlamadı, ama Zeynep paniğin bırakılabileceğini böylece öğrendi.

Keşke gerçekten böyle gitseydi bu anlar, ama ne yazık ki kolayca öğrenemedim ben bedenimde olmayı ve onunla birlikte hareket etmeyi.

Önce kendime yapmış olduğum kötülükler için özür dilemem gerekti

Sonra bunları anlayabilmem için o kötülüklerin elzem olduğunu kabul etmem (bu daha zordu)

Ondan sonra geldi bedenle, anla, anda kalmakla, kendini hissetmekle barışmak.

“Kendini sevmenin alternatifi kendini yok etmektir. Kendini hakkını vererek sevme riskini almazsan kendini yok etmeye mecbur olursun.”
(Alan W. Watts, Cloud-hidden, Whereabouts Unknown, çeviri benden)

(sonuncu bölüm yakında)

Foto: Elif Tekcan Dilek Himam Jörn Fröhlich STEAMPUNK projesinden, Elif Tekcan‘a çok teşekkürlerimle

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir